Bölüm II: Kesintisiz işlem, finansal suçlarla mücadele ve global dijital kimlik ekosistemi için LEI’den nasıl yararlanılabilir?
Yazar: Stephan Wolf
Tarih: 2018-11-01
Görünümler:
Etkinleştirici teknolojilerin benimsenmesi, dünyada ticari ve finansal işlemlerin yönetim şeklini dönüşüme uğratmıştır. Ancak bu işlemlerin tabi olduğu düzenleyici kuralların icrasına yönelik yerleşik mekanizmalar buna ayak uyduramamıştır ve miadını doldurmuş uygulamaları kullanmaya devam etmektedirler. Örneğin yaptırım veya izleme listelerindeki kuruluşlar ile finansal işlemlere katılan veya finansal işlemler gerçekleştiren kuruluşların adlarının eşleştirme süreci yavaş ve pahalı olmakla birlikte çok sayıda ‘hatalı sonuç’ doğurmaktadır. Bunun sonucunda sürecin manuel tarama ile desteklenmesi için sıklıkla ek kaynak kullanılması gerekmektedir.
Dijital çağda finansal güvenin ele alındığı blog serimizin bu ikinci bölümünde Tüzel Kişi Kimlik Kodunun (LEI) global finansal ekosistemde ve bilhassa yaptırım ve izleme listelerinde tutarlı biçimde kullanılmasının otomatik kesintisiz işlemi nasıl olanaklı kılacağı ve bunun sonucunda tarama sistemlerinin nasıl daha verimli ve etkin hale geleceği ve mali suçlara karşı nasıl daha sağlam savunma sağlanacağı üzerinde durulmaktadır.
Yaptırım ve Ne Listeleri?
Sahtecilik ve diğer yasa dışı işlemler ile mücadele etmek üzere dünya genelinde çeşitli denetim organları tarafından halka açık yaptırım ve izleme listeleri tutulmaktadır. Bu listelerde genellikle işlemlerinin daha ileri araştırma gerektirdiği düşünülen kişilerin ve tüzel kişilerin isimleri yer alır.
Finansal akış sağlamaktan sorumlu finans kuruluşları, müşteriler ile gerçekleştirdikleri işlemlerde görülen isimlerin yayınlanan isimlere karşılık gelmediğini bazen manuel olarak kontrol ederek bu listelere uyulmasını sağlamak zorundadır. ‘Gerçek kişiler’ genel olarak yaptırım ve izleme listelerinin üçte ikisini temsil etse de mali suçların büyük kısmında şirket unvanının kullanılması söz konusudur. İşte bu nedenle mali suçlarla başarıyla mücadele edebilmek için bu listelerde yer alan tüzel kişilerin kimliğinin tespit edilmesi çok önemlidir.
Halihazırda uyum süreci finans kurumlarının sadece isimleri eşleştirmelerini öngörmektedir. İşlemde bulunan tarafların kimliklerinin doğrulanmasını öngörmemesi ise onun etkinliğini sınırlamaktadır. Diğer yandan global bir ekonomide isimler çok çeşitli karakter setleri ile yazılmaktadır. Oysa ki pek çok izleme listesinde ve finans sisteminin genelinde temel Latin harfleri kullanılmaktadır. İsimlerin farklı karakter setleri arasında geçirdiği değişim, belirsizliği daha da artırmaktadır. Halihazırdaki süreçlerin hem pahalı hem de yetersiz olduğu göz önünde bulundurulduğunda isme dayalı sistemden kimliğe dayalı bir sisteme geçilmesi yönünde önemli bir fırsat bulunmaktadır. Böylelikle uygulama, tüm paydaşlar için daha hızlı, daha etkin ve daha masrafsız hale gelecektir.
Bu faydalar bugün kolaylıkla elde edilebilmektedir. Çözüm, LEI’nin genelleştirilmesinde yatmaktadır.
Daha hızlı, daha iyi ve daha uygun maliyetli uyum
LEI uluslararası bir standarttır; tüzel bir kişiye bağlı ve akredite edilmiş bir kuruluş tarafından tahsis edilen benzersiz bir kimlik kodudur. Bu, finansal akışlarda kullanıldığında uyumun doğrulanmasında sadece ismin değil gerçek kimliklerin esas alınabileceği anlamına gelmektedir. Yaptırım ve izleme listeleri bakımından bu, işlem taraflarının kimliklerinin kesin olarak belirlenebileceği ve eşleştirme sürecinin bugün verdiği hatalı sonuç sayısının büyük oranda azaltılabileceği anlamına gelmektedir.
LEI kullanımının finansal işlem uyumu açısından faydaları her paydaş seviyesinde yankı bulmaktadır.
Uyum politika ve programlarını tanımlayan düzenleyici kurumlar, yaptırım ve izleme listesi uyumunda LEI kullanmak suretiyle finansal ekosistem genelinde kimlik bazlı tüzel kişi eşleştirmesinin otomatik olarak yapılabileceğini bilerek daha yüksek düzeyde güvence öngören düzenleyici kurallar oluşturabilirler. Finansal ekosistemin tek, global bir standardı benimsemesi sayesinde bu denetim makamları, aracıları ile birlikte liste idame ve yayın süreçlerini büyük oranda sadeleştirebilir, maliyeti önemli oranda azaltarak verimliliği artırabilirler. Son olarak, LEI’nin yaygın kullanımı bu makamlar arasında bilgi alışverişini kolaylaştırarak global olarak yaptırım ve izleme listesi verilerinin oluşturulması konusunda daha yakın koordinasyona olanak sağlayacaktır.
LEI’nin sağladığı karşılıklı çalışabilirlik sayesinde finans kurumları tam otomatik, kesintisiz işlem tesis edebilirler. LEI’nin kullanılmasıyla mümkün hale gelen kimlik bazlı uyum, aynı zamanda yaptırım ve izleme listelerine göre taramanın verimliliğini artırarak yeni beceriler sağlar, maliyetleri kayda değer oranda azaltır ve daha iyi, daha sağlam uyum kontrollerini kolaylaştırır.
İşlemleri başlatan finans kurumlarının müşterileri de bundan elbette fayda sağlayacaktır. LEI kullanımı sayesinde karşı tarafların kimliği kolaylıkla belirlenebilir. Buna ek olarak, bir yaptırım listesinde yer alan benzer isme sahip bir tüzel kişi ile karıştırılma riski de azalır.
Bir işlemin yerine getirilmesinde rol alan tüm taraflar uyumdan sorumlu olduğu için LEI’nin kullanılması, işlemin en başından itibaren uyumlu olduklarını kanıtlayarak bir taraf ile ilişki tesis etmeden önce kimliğini tespit etmek için basit ve elverişli bir yöntem sunar.
Uzun vadede finansal ekosistem açısından daha kapsamlı çıkarımlar da oldukça olumludur. Dijital işlemlerin tabi olduğu süreçler dijital çağda nihayetinde evrilmiş olacaktır. Üstelik tüzel kişi kimliğinin açık, karşılıklı kullanılabilen ve anında sonuç veren dijital bir formatta tartışmasız bir şekilde belirlendiği bir sistemin benimsenmesi suretiyle tüm paydaşlar çok daha yüksek güven ve itimatla işlem gerçekleştirebilecektir.
Ancak en önemlisi, mali suçluların sistemi dolandırma fırsatları global ölçekte kayda değer oranda azalacaktır.
Bir blog yazısını yorumlamak isterseniz, lütfen yorumunuzu göndermek için İngilizce dilindeki GLEIF web sitesi blog işlevini ziyaret edin. Lütfen kendinizi adınız ve soyadınız ile tanıtın. Adınız, yorumunuzun yanında görünecektir. E-posta adresleri yayımlanmayacaktır. Lütfen tartışma panosuna erişerek veya katkıda bulunarak, GLEIF Bloglama Politikası şartlarına uymayı kabul ettiğinizi dikkate alın, bu nedenle lütfen dikkatlice okuyun.
Stephan Wolf, Global Legal Entity Identifier Foundation'da (GLEIF) CEO olarak görev yaptı (2014 - 2024). Mart 2024'ten itibaren, dijital ticaret standartlarının uyumlaştırılması, benimsenmesi ve etkinleştirilmesine yönelik küresel bir platform olan Uluslararası Ticaret Odası (ICC) Dijital Standartlar Girişimi'nin Sektör Danışma Kurulu'na (IAB) liderlik etti. Başkan olarak atanmadan önce, 2023 yılından itibaren IAB'de Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyordu. Aynı yıl Almanya Uluslararası Ticaret Odası (ICC) Yönetim Kurulu'na seçildi.
Wolf, Ocak 2017 ile Haziran 2020 arasında Uluslararası Standardizasyon Örgütü Teknik Kurulu 68 FinTech Teknik Danışma Grubu'nun (ISO TC 68 FinTech TAG) Yardımcı Toplantı Organizatörü görevini üstlenmiştir. Wolf, Ocak 2017'de One World Identity tarafından Identity'de İlk 100 Lider'den biri olarak adlandırılmıştır. Veri operasyonları ve global uygulama stratejilerinin oluşturulmasında geniş bir deneyime sahiptir. Kariyeri boyunca temel iş ve ürün geliştirme stratejilerinin ilerletilmesine öncülük etmiştir. Wolf, 1989 yılında IS Innovative Software GmbH'in ortak kurucularından biri olmuş ve ilk olarak bu şirketin yönetici direktörü olarak hizmet vermiştir. Daha sonra, bu şirketin halefi IS.Teledata AG'nin yönetim kurulunun sözcülüğüne atanmıştır. Bu şirket nihai olarak Interactive Data Corporation'ın bir parçası haline gelmiş ve Wolf CTO rolünü üstlenmiştir. Wolf, Frankfurt Am Main J. W. Goethe Üniversitesi'nden işletme yönetimi dalında lisans derecesine sahiptir.