Haber Odası ve Medya GLEIF Blog

Tüzel Kişi Kimlik Kodu Haberleri: Ocak 2018 Güncellemesi

Global Legal Entity Identifier Foundation, Tüzel Kişi Kimlik Kodunun benimsenmesine ilişkin en son global gelişmelere genel bir bakış sunuyor


Yazar: Stephan Wolf

  • Tarih: 2018-01-30
  • Görünümler:

Paydaşların Tüzel Kişi Kimlik Kodu (LEI) uygulamasıyla ilgili global gelişmeleri takip edebilmelerini kolaylaştırmak için, GLEIF Blogu yoluyla ilgili güncellemeleri sağlamaktayız. Bu blog yayını, Eylül 2017'den beri izlenen LEI haberlerini özetlemektedir.

Bu blogda alıntı yapılan kaynaklar aşağıda 'ilgili bağlantılar' bölümüne dahil edilmiştir.

Uluslararası Ticaret Odası’nın, LEI’nin ticaret finansmanında kullanımı hakkındaki ifadeleri: LEI’nin dünya genelinde zorunlu kılınması “Müşterini Tanı (KYC) uyumunun operasyonel masraflarının azaltılmasında kilit rol oynayacaktır.”

Ocak 2018’de Euromoney şu başlığı taşıyan bir makale yayınladı: ‘2018 Ticaret Finansmanı Anketi: Ticaret finansmanı açığının kapatılması’. Makalede “yükselen pazar müşterilerine daha fazla ticaret finansmanı sağlanmasının önündeki engeller bilinmekle birlikte […] bu bilgi, engellerin aşılmasını kolaylaştırmıyor” hususu vurgulanarak, “kesin çözüm, ticaret finansmanının kurumsal yatırımcılar için cazip bir varlık sınıfına dönüştürülmesinde yatıyor olabilir mi?” diye soruluyor.

Bunun mümkün kılınma yöntemlerinin irdelendiği makalede, LEI’nin daha yaygın benimsenmesi suretiyle maliyetlerin azaltılarak etkinliklerin artırılabileceği, “bunun kimlik doğrulamayı otomatik hale getirerek ticaret finansmanı işlemlerinde bir dizi adımın dijitalleştirilmesine olanak tanıyacağı” belirtiliyor. Daha sonra, Ekim 2017’de McKinsey ve Global Legal Entity Identifier Foundation (GLEIF) tarafından yayınlanan ve “uluslararası tüzel kişilerin kimliklerinin belirlenmesi ve akreditif düzenlenirken bunların geçmişinin izlenmesinin otomatik hale getirilmesi için LEI kullanılması durumunda bankaların topluca elde edeceği tasarrufun yılda 250 milyon ile 500 milyon ABD doları düzeyine ulaşabileceği” bildirilen araştırmaya atıfta bulunuluyor. Euromoney’de yayınlanan makalede bu tasarruflara dikkat çekilerek “McKinsey/GLEIF araştırmasının, maksimum potansiyeline ulaştığında bu tasarrufların, mevcut global ticaret işlemlere ait maliyet tabanının %4’üne karşılık geleceği” hususu vurgulanıyor.

Uluslararası Ticaret Odası’nın (ICC) LEI kullanımını teşvik ettiğini açıklayan Deutsche Bank ticaret finansmanı başkanı ve ICC Bankacılık Komisyonu başkanı Daniel Schmand şu yorumda bulunuyor: “ICC olarak, LEI’nin dünya genelinde zorunlu kılınması için yürüttüğümüz lobi çalışmalarında Birleşmiş Milletleri bizi desteklemeye teşvik ettik […]. Müşterini Tanı (KYC) uyumunun operasyonel masraflarının azaltılmasında bunun kilit rol oynayacağına inanıyoruz.” Makalede şu noktaya dikkat çekiliyor: “Ticaret finansmanı bankacılarının LEI’nin daha yaygın kullanımını gönülden desteklemesi hiç şaşırtıcı değil. ICC Bankacılık Komisyonu başkanı da aynı fikirde […].” Son söz ise, şu gözlemde bulunan Schmand’a ait: “LEI’nin sektör standardı haline getirmesi […] en azından iki yönden etkili olacaktır. Azalan maliyetler bankaların özsermaye getiri hedeflerini desteklerken, ticaretle bağlantılı Küçük ve Orta Ölçekli İşletme (SME) kredilerinin gelişen ekonomisi, müşteri kabul masraflarını asgariye çekerek ticaret finansmanı açığına daha fazla kapatılmasına yardımcı olacaktır.”

Makalede, GLEIF web sitesinde bulunabilecek bir blog yayınında GLEIF tarafından ifade edilen gözlemler pekiştiriliyor. ‘Karşı Taraf Kimliğinin Tanımlanmasından İş Değerine: LEI’nin Ticaret Finansmanında Kullanımı’ başlıklı blogda GLEIF, LEI’nin karmaşık ticaret finansmanı sürecinde iki temel işlem olan tüzel kişi kimliğinin doğrulanması ve tüzel kişi geçmişinin izlenmesini çok daha basit hale getirdiğini açıklıyor. GLEIF, yukarıda belirtildiği üzere elde edilebilecek potansiyel yıllık tasarrufların yanı sıra, LEI kullanımının bankaların işlem yapan tüzel kişi hakkında daha etraflı bir görüşe sahip olmasını sağlayarak daha iyi risk yönetimini de kolaylaştıracağının altını çiziyor. GLEIF, kuruluşları LEI’yi günlük süreçlerine dahil etmeyi göz önünde bulundurmaya davet ediyor. Dünya genelinde bankaların ticaret finansmanı işlemlerinde LEI’nin sağlayabileceği maliyet tasarruflarını ve verim kazançlarını açıkça ortaya koyan ve ICC’nin LEI’ye verdiği desteği vurgulayan yukarıdaki kaynaklar bu pozisyonu destekliyor.

Asya Menkul Kıymetler Sektörü ve Finansal Piyasalar Birliği (ASIFMA), Hong Kong Borsasının kuruluşunun Stock Connect programının kuzeye yönelik ticari işlemlerinde yeni yatırımcı kimlik tanımlama modeli için LEI teklifinde bulunuyor

Kasım 2017’de Global Custodian’da yayınlanan bir habere göre “Hong Kong Borsası (Hong Kong Exchanges and Clearing/HKEX), Stock Connect programının kuzeye yönelik ticari işlemlerinde yatırımcı kimlik tanımlaması (ID) için yeni bir model teklifinde bulundu.” Aralık 2017’de Funds Global Asia’da da yayınlanan haberde, Asya Menkul Kıymetler Sektörü ve Finansal Piyasalar Birliği (ASIFMA) endüstri grubunun “program kapsamında tek tek fonlar yerine fon yöneticilerine kimlik tahsis edilmesini” ümit ettiği belirtildi. ASIFMA, LEI sisteminin model olarak kullanılabileceğini belirtti. Her iki makalede de ASIFMA icra başkanı Mark Austen’in şu sözlerine yer verildi: “Kimlik ile ilgili olarak, küresel uyum için, MiFID II’ye uygun olarak pek çok yabancı kurumsal yatırımcının halihazırda kullanması zorunlu olan LEI’nin kullanılmasını teklif ediyoruz.”

Avrupa Birliği: Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi’nin MiFID II / MIFIR kapsamında LEI uygulaması hakkındaki ifadeleri

9 Ekim 2017 tarihinde Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi (ESMA), 3 Ocak 2018’de yürürlüğe giren gözden geçirilmiş Avrupa Birliği (AB) Finansal Araç Piyasaları Yönergesi (MiFID II) ve Yönetmeliği (MiFIR) kapsamındaki LEI gerekliliklerine uyumu kolaylaştırma ve sektör bilincini geliştirme çabalarının bir parçası olarak, LEI hakkında bir brifing yayınladı. MiFID II/MiFIR uygulamasına yönelik yasama tasarrufları, AB içinde ve dışında günümüze dek böyle bir zorunluluk altında bulunmayan önemli sayıda piyasa aktörünün LEI edinmesini gerektiriyor. MiFIR uyarınca yatırım firmaları, ilgili raporlama yükümlülüklerini tetikleyecek olan hizmetler sunmadan önce müşterilerinden LEI'leri almak zorundadır.

LEI brifingi yayınının duyurulduğu Ekim 2017 basın açıklamasında ESMA şu beklentisini dile getirmişti: “Tüm piyasa katılımcılarından MiFID II kapsamındaki LEI gerekliliklerine tam uyum için gerekli tüm adımların atılması beklenmektedir. Avrupa Piyasa Altyapı Yönetmeliği (EMIR) raporlaması ile deneyimi esasında ESMA, önceden hazırlanmanın, gecikmelerin önlenmesine ve tüm piyasa katılımcılarının yeni rejime hazır olmalarının temin edilmesine yardımcı olacağı için, rapor eden tüzel kişileri bu önemli konuyu gecikmeden ele almaya teşvik ediyor.”

20 Aralık 2017’de yayınlanan bir açıklamada ESMA şu hususları özetledi: “Geçtiğimiz haftalarda ESMA ve ulusal yetkili makamlar (NCA), 3 Ocak 2018’de MiFIR’ın yürürlüğe girmesinden önce yatırım firmalarının tamamının tüm müşterilerinden LEI kodlarını temin edemeyeceğini öğrenmiştir. Aynı durum, finansal araçları Avrupa ticari işlem yerlerinde işlem gören AB dışı menkul kıymet ihraç edenlerin ticari işlem yerleri için de söz konusu olabilir. Bu bağlamda ve LEI gereksinimlerinin sorunsuz uygulanmasını desteklemek üzere ESMA altı aylık geçici bir süre tanıyacaktır:

  • Yatırım firmaları, önceden LEI kodu almamış oldukları bir müşteriye işlem raporu verme yükümlülüğü doğuran bir hizmet sunabilir; ancak şu şartla ki, bu hizmeti sunmadan önce yatırım firması, müşterisi adına LEI kodu başvurusunda bulunmak üzere gerekli belgeleri temin etmelidir ve
  • Ticari işlem yerleri, halihazırda kendi LEI koduna sahip olmayan AB dışındaki tahsis kurumlarının LEI kodları yerine kendi LEI kodlarını rapor ederler.”

MiFID II / MiFIR yürürlük tarihinden önceki aylarda LEI popülasyonunun olağanüstü büyümesine ilişkin ayrıntılar için, bu blogun son bölümündeki ‘Ocak 2018’den beri LEI veri havuzu bir milyondan fazla tüzel kişi içeriyor’ başlıklı kısma göz atabilirsiniz.

Hindistan: Hindistan Rezerv Bankası, büyük kurumsal kredi alanlar için LEI’yi zorunlu hale getirdi

Ekim 2017’de Indian Express önemli bir bölgesel gelişmeyi duyuran çok sayıda basın organından biriydi. Bir haberde, LEI’yi “faiz, döviz ve kredi türev piyasasında zorunlu kıldıktan sonra Hindistan Rezerv Bankası’nın (RBI) finansman bazlı ve finansman dışı bazlı kredi riski toplam 50 milyon rupinin üzerinde olan şirketler için LEI’yi zorunlu hale getirmeye hazırlandığı” belirtiliyor. Haberde şu noktalar açıklanıyor: “LEI, kurumsal kredi alanların toplam riskinin izlemesinde bankalara yardımcı olacak. Aynı zamanda, bankaların aynı teminat karşılığında şirketlere birden fazla kredi vermesinin önüne geçecek.” Aynı ay içinde aynı konuyu haber yapan Lexology’de LEI ile ilgili şu hususlara dikkat çekildi: “G20 tarafından uygulamaya konulan LEI […] finansal işlemlerde bulunan tüzel kişileri ayırt etmektedir. […] Şirketlerin sahiplik yapısı ile ilgili belirsizliğin sonucu olarak bir dizi zorluk ortaya çıkmaktadır.” LEI’nin benimsenmesinin bu zorlukların giderilmesine yönelik pragmatik bir yaklaşım olacağı belirtilerek LEI’nin “nihai sahipliğin izlenmesinde şeffaflığı ve bağlı şirketler üzerinden yönetilen finansal sistemin nihai lehdarlarının kimliklerinin belirlenmesini kolaylaştırmadaki” rolüne değinilmektedir.

Aralık 2017’de yayınlanan başka bir makalede Indian Express, küresel bankalar ile Hindistan bankaları arasındaki batık kredi açığının daraltılması konusunu ele alıyor. Mevcut iflas değişikliklerini tamamlayan önleyici bir tedbir olarak RBI tarafından “Mart 2018’e kadar, 10 milyar rupi ve Aralık 2019’a kadar 500 milyon rupinin üzerinde tüm kredi alanlar için CRILIC (Büyük Krediler Merkezi Bilgi Deposu) içinde zorunlu bir tüzel kişi kimlik kodu” uygulanması teklif ediliyor.

RBI web sitesindeki bir bildirimde, daha iyi risk yönetimi için finansal veri sistemlerinin kalite ve doğruluğunun geliştirilmesinde LEI’nin merkezi bir rolü olduğu kabul ediliyor. “Bankalar, toplam kredi riski 500 milyon rupi ve üzerinde olan mevcut büyük kurumsal kredi alanların Ek’te verilen programa göre LEI almalarını tavsiye etmelidir” denilerek, bildirim Ek’ine atıfta bulunuluyor. RBI aynı zamanda şu hususu netliğe kavuşturuyor: “Programa göre LEI almayan kredi alanların kredileri yenilenmeyecek / artırılmayacaktır.” 50 ile 500 milyon rupi arasında kredi riskine sahip kredi alanlara yönelik ayrı bir yol haritasının da zaman içerisinde yayınlanacağı belirtilerek bankalara, büyük kredi alan kurumları ana şirket, bağlı şirket ve ortaklıkları için LEI almaya teşvik etme çağrısında bulunuyor.

Birleşik Devletler:

ABD Tüketici Finansal Koruma Bürosu (CFPB) tarafından kullanıma sunulan yeni çevrimiçi araç, Konut Kredisi İfşa Yasası kapsamındaki yeni LEI gerekliliklerini destekliyor

Konut Kredisi İfşa Yasası (HMDA) değişiklikleri 1 Ocak 2018 itibariyle yürürlüğe girdi. Bu değişiklikler, ABD Tüketici Finansal Koruma Bürosu’nun (CFPB) HMDA’nın tabi olduğu C Yönetmeliğini değiştiren son düzenlemesinin sonucu. GLEIF web sitesinde bulunan, ‘ABD’de Mortgage Düzenleyen Bir Kurum Musunuz? LEI, Konut Kredisi İfşa Yasası (HMDA) Raporlaması İçin Bir Zorunluluktur’ başlıklı blogda özetlendiği üzere, HMDA uyarınca toplanması, kayıt altına alınması ve raporlanması gereken yeni veri noktaları arasında özellikle konut kredisi düzenleyen kurumun LEI’si ve yine LEI’yi de kapsayan evrensel kredi kimlik kodu bulunuyor. Değişikliklerin yürürlüğe girmesinden önce, Aralık 2017 sonuna doğru JD Supra, CFPB’nin HDMA raporlaması yapan kuruluşlar tarafından 1 Ocak 2018’den itibaren kullanılabilecek çevrimiçi Dijital Kontrol Aracını kullanıma sunduğunu bildirdi. Haberde şöyle deniyor: “Yeni araç, gözden geçirilmiş HDMA düzenlemesinin Evrensel Kredi Kimlik Kodu (ULI) gerekliliklerini destekliyor.” Bu aracın işlevlerinden biri, “bir şirket Tüzel Kişi Kimlik Kodu ve kredi veya başvuru kimliği girdiğinde iki karakterli bir kontrol hanesi oluşturmak.” 

Yabancı Doğrudan Yatırımların Değerlendirme Anketi verileri ile LEI toplanacak

GLEIF web sitesinde bulunan, ‘Tüzel Kişi Kimlik Kodu Haberleri: Ağustos 2017 Güncellemesi’ başlıklı blogda belirtildiği üzere, Temmuz 2017’de Federal Register - ABD Hükümeti Resmi Gazetesi web sitesi, ABD Ticaret Bakanlığı Ekonomik Analiz Bürosunun (BEA) ABD’deki Yabancı Doğrudan Yatırımların Değerlendirme Anketi’nde LEI hakkında bir soru bulunmasına yönelik kural teklifine ilişkin ayrıntıları yayınladı. Değerlendirme anketi beş yılda bir düzenleniyor.

GLEIF, aynı web sitesinin Aralık 2017’de ABD’deki Yabancı Doğrudan Yatırımların Değerlendirme Anketi 2017 BE-12 için raporlama gereksinimlerini belirlemek üzere yönetmeliğini değiştiren BEA’nın son düzenlemesini yayınladığını memnuniyetle bildirmektedir. Bu yayınında BEA şu hususları onaylamıştır: “Aşağıdaki unsurlar değerlendirme anketine eklenmiştir: […] (4) ABD’deki bağlı şirketin 20 hanelik Tüzel Kişi Kimlik Kodunu toplamak üzere BE-12A ve BE12B formlarına bir soru eklenmesi.” Son düzenleme, 12 Ocak 2018’de yürürlüğe girdi.

ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu tarafından benimsenen düzenlemeler, danışman raporlamasını geliştirmek üzere LEI kullanımını zorunlu hale getirdi

Ağustos 2017’de JD Supra, yakın zamanda yürürlüğe giren ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) düzenlemeleri sonucunda zorunlu hale getirilen ADV Formu değişikliklerinden danışmanların haberdar olması gerektiğini bildirdi.

JD Supra makalesinin ‘ADV Formunun Netleştirilmesi ve Teknik Değişiklikler’ başlıklı kısmında SEC’in sıkça sorulan sorulara yönelik konumunu netleştirmek üzere çeşitli değişiklikler benimsediği açıklanıyor. Şu hususlar belirtiliyor: “Broker-Dealer olmayan ya da Broker-Dealer olup da SEC kayıtlı kimlik numarası olmayan her türlü özel fon emanetçisi için tüzel Kişi Kimlik Kodu istemek üzere Soru 25.(g) eklenmiştir […].” Makaleye göre, değişiklikler “31 Eylül 2017’den sonra sunulan tüm ADV Formlarına uygulanacaktır (yıl sonu 31 Aralık olan pek çok danışman için, geliştirilmiş raporlama ilk olarak Mart 2018’deki yıllık değişiklik işlemlerine uygulanacaktır).”

ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu siber güvenlik endişesi nedeniyle veri raporlama düzenlemesini erteledi ve LEI gereklilikleri ile ilgili yeni uygulama tarihleri bildirdi

ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) tarafından N-PORT Formuna ilişkin yeni raporların sunumu için uyum tarihini erteleme kararı, Yatırım Yönetim Uygulama Grubu ortağı Diana E. McCarthy ve DrinkerBiddle çalışanı Killilyn Greco tarafından yazılan basın açıklaması sayesinde Aralık 2017’de çeşitli haber kaynaklarında yer buldu. N-PORT Formu “yatırım şirketleri için bilgi ifşasının modernizasyonu ve geliştirilmesine yönelik yeni SEC önlemlerinden biri”. National Law Review yayınında açıklandığı üzere, “N-PORT Formuna uyum aynı zamanda yatırım şirketlerinin kayıtlı kuruluşun Tüzel Kişi Kimlik Kodunu (LEI) alması ve rapor etmesini gerektirecek […]. Bu durum, henüz LEI almamış olan fonların veya kayıtlı kuruluşların LEI almasını gerektirecek. Halihazırda bu işlem, bir defalık kayıt ücretine ve bakım masraflarını karşılamak üzere makul miktarda yıllık ücrete tabi. [...]. Son olarak, henüz LEI almamış olan fonların LEI almak için daha fazla zamanı olacak.”

National Law Review yeni raporlama son tarihlerine ilişkin olarak aşağıdaki bilgileri sunuyor: “Erteleme, büyük firmalar için raporlama son tarihinin 30 Nisan 2019, küçük kompleksler için yeni son tarihin ise bundan bir yıl sonra, 30 Nisan 2020 olduğu anlamına geliyor. Ancak net varlığı 1 milyar ABD doları veya daha fazla olan daha büyük fon komplekslerinin N-PORT Formu bilgilerini dahili olarak bulundurmaları ve 1 Haziran 2018 uyum tarihinden itibaren EDGAR üzerindeki formu doldurmak yerine, talep üzerine SEC’e sunmaları gerekeceği dikkate alınmalıdır.”

Data Foundation ve LexisNexis® Risk Management bir rapor yayınladı: ‘Kim Kimdir, Ne Nedir? Birleşik Devletlerde Evrensel Tüzel Kişi Kimliği İhtiyacı’

Eylül 2017’de Data Foundation web sitesinde yayınlanan habere göre, Data Foundation ve LexisNexis® Risk Solutions ortak bir rapor yayınladı: ‘Kim Kimdir, Ne Nedir? Birleşik Devletlerde Evrensel Tüzel Kişi Kimliği İhtiyacı’. Data Foundation’a göre bu rapor “ABD hükümetinin şirketleri, kâr amacı gütmeyen ve diğer kuruluşları tek, ortak bir kimlik kodu kullanarak doğrulamak üzere evrensel bir tüzel kişi kimlik belirleme yöntemini benimseme ihtiyacını özetlemektedir. Bu rapor için hükümetten, özel sektörden ve teknik konularda 15 uzman ile görüşülmüştür. Bu ihtiyacın çözümü zaten mevcut: Dünya genelinde 90’ı aşkın devlet kurumu tarafından halihazırda kullanılmakta olan global Tüzel Kişi Kimlik Kodu (LEI). LEI, global, federe bir sistem tarafından yönetilen, standart, tescilsiz, doğrulanmış bir kimlik tanımlama kodudur. Şimdiden finans sektöründeki büyük oyuncuların desteğini almaktadır. LEI’nin tüm ABD hükümeti raporlaması aşamalarında kullanılması; endüstri, hükümetler, gözlemciler ve nihayetinde vergi mükellefleri için bir dizi avantaj sağlayacaktır. LEI, tüm tüzel kişilerin tek bir elektronik görünümünü oluşturacak, mevcut hükümet raporlarından derleyerek yatırımcılar için şeffaflık, düzenleme kurumları için etkinlik ve tüzel kişiler için daha düşük maliyet sağlayacaktır.”

Raporda konunun kapsamlı bir genel görünümü sunuluyor; ABD’nin neden evrensel kimlik koduna ihtiyaç duyduğu ele alındıktan sonra, çözümün LEI’nin evrensel olarak benimsenmesinde yattığı savunuluyor. LEI’nin evrensel olarak benimsenmesinin zorlukları ve bu zorluklarla başa çıkmak için çeşitli gereklilikler özetleniyor. Güçlü sonuç bölümünde, global bir tüzel kişi kimlik tanımlama sisteminin değeri tekrar belirtilerek yazarların ABD hükümet faaliyetlerinde LEI’nin zorunlu kullanılmasına yönelik desteği tekrar vurgulanıyor: “Güvenilir, karşılıklı kullanılabilir tüzel kişi kimlik tanımlaması için global bir sistem; endüstri, hükümetler, gözlemciler ve nihayetinde vergi mükellefleri için bir dizi avantaj sağlayacaktır. Finans sistemimizde riski azaltacak, kamu alımlarında yolsuzluk ve savurganlığın kökünü kazımaya yardımcı olacak, otomatik uyum ve yükselen veri kalitesi sayesinde ticari para tasarrufu sağlayacak ve ticari istihbarat firmaları, gazeteciler, araştırmacılar, gözlemciler ve diğerleri tarafından sunulan içgörülerin kalitesini artıracak. İşte LEI bu sistem. Global ve her gün global çapta hız kazanıyor. Tescilsiz ve temeli açık veri ilkeleri üzerine kurulu. Verileri doğrulanmış ve yüksek kaliteli. Esnek ve geniş bir kullanım yelpazesiyle uyumlu hale getirilebiliyor. Üstelik bu kullanım alanlarından bazıları henüz düşünülmemiş durumda. Kongre ve Beyaz Saray, ABD hükümetinin tüm düzenleme ve raporlama faaliyetlerinde LEI’nin evrensel olarak benimsenmesi için hükümet çapında bir hamleyi zorunlu kılmalıdır.”

Global:

Global LEI Sistemi standartları: Fon ilişkileri hakkında LEI Düzenleyici Gözetim Komitesi görüş alımı

Eylül 2017’de LEI Düzenleyici Gözetim Komitesi (LEI ROC) Değerlendirme ve Standartlar Komitesi (CES) tarafından geliştirilen ‘Global LEI Sisteminde Fon İlişkileri Hakkında Görüş Alımı Belgesi’ni yayımladı. Belgenin idari özet kısmında şu ifade yer alıyor: “Bu rapor, fonları etkileyen ilişkilerin Global LEI Sisteminde (GLEIS) kayıt altına alınma şekline sınırlı bir güncelleme teklif ediliyor. Böylelikle ilişki verilerinin, GLEIS sisteminin tamamında tutarlı olarak uygulanmasının temin edilmesi ve fon ilişki bilgilerinin global düzeyde standartlaştırılmış biçimde toplanmasını kolaylaştıracak bir araç sağlanması amaçlanıyor.” Belge, teklifi şöyle tanımlıyor: “Düzey 1 verisi (tüzel kişinin referans verisi) kapsamında tek bir “fon ailesinin” tercihe bağlı raporlamasının, “Düzey 2” verisi (ilişki verisi) kapsamında aşağıda belirtilen ilişkiler ile değiştirilmesi:

  • “Fon Yönetim Kuruluşu” […].
  • “Şemsiye Fonları” […].
  • “Ana Besleyici (Master-Feeder)” […].
  • “Başka Fon Ailesi” […].”

Rapor, GLEIS kapsamında fon ilişkileri hakkında veri toplama için bir süreç tasarlanması konusunda kamuoyundan görüş alınmasını amaçlıyordu. İlgili anketin yanıtlanması için Kasım 2017 sonunda davette bulunuldu ve bunların LEI ROC tarafından onaylanarak GLEIF tarafından uygulanacak kesin politika çerçevesine şekil verilmesine yardımcı olması amaçlanıyor. Raporda uygulamanın “Ocak 2019’dan önce gerçekleşmeyeceği” belirtiliyor.

Uluslararası Para Fonu ve Finansal İstikrar Kurulu tarafından yayımlanan İkinci İlerleme Raporu: ‘Mali Kriz ve Bilgi Açıkları - G-20 Veri Açıkları Girişiminin İkinci Etabı’

Lüksemburg’da bulunan AB istatistik bürosu Eurostat tarafından tanımlandığı üzere, “ G20 Veri Açıkları girişimi, ekonomik ve finansal istatistiklerin geliştirilmesi hakkında 20 tavsiyeden oluşan bir grup”. Girişim, 2007-2008 mali krizinde ortaya çıkan piyasa karmaşasına karşılık olarak ekonomi ve finans verilerinin mevcudiyetini ve karşılaştırılabilirliğini geliştirmek üzere başlatıldı. Burada “ekonominin evrimini ve gerekli müdahaleyi daha iyi değerlendirmek üzere politika belirleyiciler ve denetleyiciler için daha geniş veri grupları ihtiyacı” vurgulanıyor.

Eylül 2016’da ‘Veri Açıkları Girişiminin İkinci Etabının (DGI-2) İlk İlerleme Raporu’, DGI-2 tavsiyelerinin uygulanması için teklif edilen eylem planlarını destekleyen G20 liderleri tarafından memnuniyetle karşılandı. Daha yakın zamanda, Eylül 2017’de, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Finansal İstikrar Kurulu (FSB) Sekreterliği kadrosu, iştirak eden ekonomiler ve Ekonomik ve Finansal İstatistikler Hakkında Kurumlar Arası Grup (IAG) üyesi kurumlar ile yakın işbirliği halinde, ‘Mali Kriz ve Bilgi Açıkları - Veri Açıkları Girişiminin İkinci Etabının (DGI-2) İkinci İlerleme Raporu’nu hazırlayarak yayımladı. Bu rapor Eylül 2016’dan beri kaydedilen ilerlemenin genel görünümünü sunuyor ve “bugüne kadar kaydedilen ilerleme ve ileriye dönük DGI-2 eylem planları ve takvimlerinin G-20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Yöneticileri (FMCBG) tarafından onaylanmasını amaçlıyor”.

Bilhassa önemli olarak, bu son raporun IV. bölümünde DGI-2 tavsiyelerinin uygulanması ile LEI dahil olmak üzere diğer ilgili iş akışları arasındaki sinerjiler ele alınıyor. Bu bölüm içinde LEI girişiminin global yayılımı kabul ediliyor. Raporda 2017 Ağustos ortası itibariyle 540.000 dolayında LEI’nin tahsis edilmiş olduğu ve 40’tan fazla yargı yetkisi alanında LEI ile ilgili 50’den fazla ulusal veya bölgesel yasa ve düzenlemenin benimsendiği belirtiliyor. (GLEIF verilerine göre, Ocak 2018 itibariyle dünya genelinde bir milyondan fazla LEI tahsis edilmiş durumdadır.)

Rapor aynı zamanda LEI’nin yaygın olarak benimsenmesinin getireceği değeri kabul ediyor: “[…] [LEI’nin] faydaları istatistiksel kullanımının ötesinde olmakla birlikte, global tüzel kişi kimlik kodunun yaygın olarak benimsenmesi, özellikle granüler verilerin yönetimi ve toplulaştırılması bakımından istatistiksel derlemeyi büyük oranda geliştirebilir. […] Yaygın kullanım aynı zamanda LEI başına maliyeti azaltacak ve potansiyel iş modeli değişikliklerinin dikkate alınması, finansal kurumların ötesinde kullanımını da kolaylaştırabilecektir.” Ayrıca LEI sahibi tüzel kişilerin nihai ve doğrudan ana şirketleri hakkında veri toplanmasının başlatıldığı Mayıs 2017 itibariyle, LEI’nin muhasebe konsolidasyonu esasında istatistik ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda değeri artmıştır. Üstelik kamuya açık olarak kullanıma sunulan diğer kimlik kodu bağlantılarının LEI’nin kullanıcılar için değerini artırdığı vurgulanmaktadır. LEI ve hem İş Kimlik Kodu (BIC) hem de Uluslararası Menkul Kıymet Tanımlama Numarası (ISIN) arasında eşlemlemenin geliştirilmesine yönelik ortak projelerde kaydedilen ilerlemeye dikkat çekilen raporda şu husus dile getiriliyor: “Kamu malı olarak yayınlandığı zaman bu eşlemlemeler sürekli güncel tutulacaktır. Diğer yandan, LEI’nin yaygınlaştırmasına katkıda bulunacağı için, halihazırda LEI’nin istatistik hazırlamada kullanılan mevcut ticaret sicillerine—mevcut kimlik kodlarına bağlantılandırılarak—dahil edilmesi amaçlanmaktadır. Diğer avantajların yanı sıra bu, LEI’nin finansal olmayan özel kuruluşlara yayılmasına katkıda bulunarak bu tüzel kişileri ilgilendiren sistemik risk zincirlerinin belirlenmesine yönelik diğer çabalara destek sağlayacaktır […].”

Finansal İstikrar Kurulu, benzersiz ürün tanımlayıcısı (UPI) yönetimi hakkında görüş alımına gidiyor

Ekim 2017’de Finansal İstikrar Kurulu (FSB), ‘FSB Benzersiz Ürün Tanımlayıcısı (UPI) yönetimi için görüş alımı belgesi yayınladı’ başlıklı bir basın açıklaması yayınladı. Basın açıklamasında, teklif edilen ‘Benzersiz Ürün Tanımlayıcısı (UPI) yönetim düzenlemeleri’ hakkında bir görüş alım belgesinin yayınlanacağı duyuruluyor. Bu belge “tezgah üstü (OTC) türev piyasalarına ilişkin işlem raporlarının etkin biçimde toplulaştırılmasını kolaylaştırmak amacıyla tasarlanmış kilit bir harmonizasyon tanımlayıcısı niteliğinde global bir UPI için yönetim düzenlemeleri teklifleri içeriyor.”

Bu görüş alımını LEI bağlamına oturtmak gerekirse, 2009 yılında G20 liderleri tüm OTC türev işlemlerinin ticari işlem veri havuzlarına bildirilmesi gerektiği konusunda anlaşmıştı. Mali kriz sonucunda tespit edilen temel sorunlardan biri, OTC türev piyasalarında şeffaflık eksikliğiydi. Ticari işlem raporlaması, bu piyasalardan kaynaklanan finansal istikrar risklerinin saptanması ve çözümlenmesi için kilit bir unsur. Bu nedenle UPI ile, OTC türev işlemlerinin konusu olan ürünün tanımlanması amaçlanıyor. Basın açıklamasında ifade edildiği üzere (editörlere notlar kısmı): “Eylül 2014’te FSB tarafından yayımlanan Toplulaştırma Fizibilite Çalışmasının nihai raporunda, OTC türev işlemi raporlama verilerinin etkin global toplulaştırmasını sağlamak üzere atılması gereken başlıca hazırlık adımları tavsiye edilmekteydi. Raporda, seçilen toplulaştırma modeline bakılmaksızın aşağıdaki adımlara özellikle ihtiyaç duyulacağı belirtiliyordu:

  • Yeknesak global tanımlayıcıların oluşturulması işi, yani benzersiz işlem tanımlayıcısı (UTI) ve UPI üzerinde mutabakatın yanı sıra Tüzel Kişi Kimlik Kodu’nun (LEI) benimsenmesi hızlandırılmak suretiyle OTC türev verilerinin düzgün biçimde toplulaştırılması temin edilmelidir.”

Ekim 2017’de yayımlanan FSB görüş alım belgesinde “görüş alımı için UPI yönetim düzenlemelerine yönelik başlıca kriter ve işlevler tanımlanıyor ve aynı zamanda UPI hizmet sunucu(lar), maliyet kurtarma ve ücret modelleri ve UPI sisteminin temelini oluşturacak referans veri kitaplığı ile ilgili bazı konular hakkında geri bildirim alınması amaçlanıyor. FSB, UPI yönetim işlevlerinin çeşitli tüzel kişilere tahsisi ve UPI hizmet sağlayıcı modelinin diğer yönlerine ilişkin öneriler ile ilgili olarak 2018 başında yeni bir görüş alımı belgesi yayımlamayı bekliyor.”

Finansal İstikrar Kurulu, benzersiz işlem tanımlayıcısı (UTI) için yönetim düzenlemeleri ve uygulama planı yayımladı

Finansal İstikrar Kurulu (FSB) Ocak 2018’de şu başlıkla bir belge yayımladı: ‘Benzersiz işlem tanımlayıcısı (UTI) için yönetim düzenlemeleri: Sonuçlar ve uygulama planı’. Web sitesinde yayınlanan basın açıklamasına göre, bu çalışma da tüm OTC türev işlemlerinin ticari işlem veri havuzlarına rapor edilmesine dair G20 liderleri arasındaki aynı anlaşma ile bağlantılı. UTI kodunun OTC türev işlemlerinin raporlanması için kilit bir uyumlu tanımlayıcı olduğu ve bilhassa “işlem raporlarının etkin toplulaştırmasını kolaylaştırmak üzere tasarlandığı” teyit ediliyor. Raporda, UTI yönetim düzenlemelerinin şunları içermesi gerektiği sonucuna varılıyor:

  • “Yargı alanlarının UTI uygulamasına en geç 2020 sonuna kadar başlaması;
  • UTI veri standardının yayınlanması ve sürdürülmesinden sorumlu kuruluş olarak Uluslararası Standardizasyon Örgütü’nün (ISO) görevlendirilmesi ve
  • UTI ile ilgili Uluslararası Yönetim Organına tahsis edilen yönetim görevlerini üstlenmek üzere CPMI [Ödemeler ve Piyasa Altyapıları Komitesi] ve IOSCO’nun [Uluslararası Menkul Kıymetler Komisyonları Kuruluşu] geçici olarak görevlendirilmesi.

FSB, UTI ve benzersiz ürün tanımlayıcısı (UPI) için bir veya daha fazla uluslararası organdan meydana gelen ortak bir yönetim ağına sahip olmanın avantajlar getirebileceğine inanmaktadır. Dolayısıyla FSB, Uluslararası Yönetim Organının kesin tanımlamasının, FSB’in UPI Yönetim Düzenlemeleri hakkındaki sonuçları ile aynı zamanda gerçekleştirilmesi gerektiğini dikkate almaktadır. Bu bakımdan FSB yakın zamanda UPI yönetim düzenlemeleri konusunda görüş alımına gitmiş ve görüş alımına verilen yanıtları yayımlamıştır [yukarıya bakınız].  2018’de FSB, UPI yönetim düzenlemeleri hakkında kesin sonuçlarını bildirmeden önce sektör ve diğer paydaşlar ile, ikinci kamuoyu görüş alımını da içerecek yeni bir diyaloğa girecektir.”

FSB tarafından Ekim ayında yayımlanan basın açıklamasında olduğu üzere (bu blog yayınının önceki kısmında atıfta bulunulmaktadır), Ocak ayına ait bu FSB basın açıklamasının editörlere notları, bu çalışmanın global LEI girişimi ile nasıl bağlantılı olduğuna dair aşağıdaki açıklamayı içermektedir: “Eylül 2014’te FSB tarafından yayımlanan Toplulaştırma Fizibilite Çalışmasının nihai raporunda, OTC türev işlemi raporlama verilerinin etkin global toplulaştırmasını sağlamak üzere atılması gereken başlıca hazırlık adımları tavsiye edilmekteydi. Raporda, seçilen toplulaştırma modeline bakılmaksızın aşağıdaki adımların özellikle ihtiyaç duyulacağı belirtiliyordu:

  • Yeknesak global tanımlayıcıların oluşturulması işi, yani benzersiz işlem tanımlayıcısı (UTI) ve UPI üzerinde mutabakatın yanı sıra Tüzel Kişi Kimlik Kodu’nun (LEI) benimsenmesi hızlandırılmak suretiyle OTC türev verilerinin düzgün biçimde toplulaştırılması temin edilmelidir.”

ProgrammableWeb, GLEIF’in LEI Arama API’sini 2017’nin en ilginç API’lerinden biri seçti

İnternet tabanlı uygulama programlama arayüzleri (API) hakkında dünyanın önde gelen haber ve bilgi kaynağı konumundaki ProgrammableWeb, Aralık 2017 sonunda şu başlıkla bir baş makale yayımladı: ‘ProgrammableWeb’e Göre 2017’nin En İlginç API’leri: Ödemeler, Bankacılık, Blok Zinciri ve Finans’. Ödemeler, bankacılık, kripto para, blok zinciri ve finans API’lerine özel bir yer ayırarak, araştırma personeli, internet trafiği ve sosyal medyadaki değinmelere göre “aralarındaki en ilginç API’leri” bildirdi.

GLEIF, GLEIF API’nin “Ticari İşlem ve Diğer Finans Alanında Öne Çıkan API ” kategorisinde değerlendirildiğini bildirmekten büyük mutluluk duymaktadır. İlgili kısımda şu ifadeler bulunuyor: “Global Legal Entity Identifier Foundation (GLEIF), Tüzel Kişi Kimlik Kodunun (LEI) kâr amacı gütmeyen destek organizasyonu. LEI finansal işlemlere katılan tüzel kişilerin tanımlanmasına yardımcı oluyor. GLEIF; açık, standartlaştırılmış, kaliteli tüzel kişi referans verisi sağlıyor. GLEIF API geliştiricilere, tüm LEI veri havuzuna gerçek zamanlı olarak doğrudan erişim imkanı ve belirli LEI kayıtlarına yönelik değişiklikler için istek üzerine uyum kontrolleri sunuyor.

LEI Arama API sadece Eylül 2017’de başlatıldı ve ilgisinin objektif olarak bu kadar erken desteklenmesi büyük memnuniyet uyandırdı. Uygulama, LEI verisinin otomatikleştirilmiş süreçlere dahil edilmesini amaçlayan finans kurumları, düzenleyici kurumlar, fintech (finans teknolojileri) şirketleri ve analiz uzmanlarını da içeren pek çok LEI ortağının katıldığı ve 2017 yılında yapılan beta testi sırasında belirlenen piyasa ihtiyaçlarına yanıt vermektedir. GLEIF LEI Arama API, genel olarak desteklenen JSON veri formatı temelinde kurum içi sistemlere kolayca entegre edilebilir. API kullanımı ücretsizdir ve kayıt gerektirmez. API ve ilgili belgelere erişim için lütfen aşağıdaki ‘ilgili bağlantılar’ bölümüne bakınız.

Ocak 2018 itibariyle LEI veri havuzu bir milyondan fazla tüzel kişi içeriyor

6 Ocak 2018 itibariyle LEI veri havuzu dünya genelinde bir milyondan fazla tüzel kişi içeriyor. 2017’de LEI popülasyonu neredeyse ikiye katlanarak 953.000 LEI’ye ulaştı. 2017’ye tahsis edilen 500.000’e yakın LEI’nin %77’si dördüncü çeyrekte tahsis edildi: Ekim 2017’de, LEI tahsis eden kurumlar 105.525 LEI, Kasım’da 118.195 LEI ve Aralık’ta 163.059 LEI tahsis etti. Aralık 2017’de, günlük tahsis edilen LEI hacmi zirve yaparak 10.000’i aştı. Büyüme özellikle AB ülkelerinde yüksekti; en büyük artış sırasıyla Birleşik Krallık, Almanya ve Hollanda’da gözlemlendi. GLEIF yeni tahsis edilen LEI sayısındaki yüksek artışı öncelikle, 3 Ocak 2018’de yürürlüğe giren MiFID II / MiFIR düzenlemesine uyum sağlamak isteyen piyasa katılımcılarına bağlıyor.

2017’nin dördüncü çeyreğinde kaydedilen olağanüstü büyüme, Global LEI Sistemi’nin sağlamlığını ve LEI tahsis eden kurumlar tarafından LEI kayıtlarında yüklü artışı karşılamak için oluşturulan güçlü kapasiteleri ortaya koyuyor. Bu ayrıca, GLEIF tarafından yayımlanan veri kalitesi raporlarından görüleceği üzere, raporlama dönemi boyunca muhafaza edilen yüksek veri kalitesi düzeyi ile de destekleniyor.

Bir blog yazısını yorumlamak isterseniz, lütfen yorumunuzu göndermek için İngilizce dilindeki GLEIF web sitesi blog işlevini ziyaret edin. Lütfen kendinizi adınız ve soyadınız ile tanıtın. Adınız, yorumunuzun yanında görünecektir. E-posta adresleri yayımlanmayacaktır. Lütfen tartışma panosuna erişerek veya katkıda bulunarak, GLEIF Bloglama Politikası şartlarına uymayı kabul ettiğinizi dikkate alın, bu nedenle lütfen dikkatlice okuyun.



Tüm önceki GLEIF Blog yayınlarını okuyun >
Yazar hakkında:

Stephan Wolf, Global Legal Entity Identifier Foundation'da (GLEIF) CEO olarak görev yaptı (2014 - 2024). Mart 2024'ten itibaren, dijital ticaret standartlarının uyumlaştırılması, benimsenmesi ve etkinleştirilmesine yönelik küresel bir platform olan Uluslararası Ticaret Odası (ICC) Dijital Standartlar Girişimi'nin Sektör Danışma Kurulu'na (IAB) liderlik etti. Başkan olarak atanmadan önce, 2023 yılından itibaren IAB'de Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyordu. Aynı yıl Almanya Uluslararası Ticaret Odası (ICC) Yönetim Kurulu'na seçildi.

Wolf, Ocak 2017 ile Haziran 2020 arasında Uluslararası Standardizasyon Örgütü Teknik Kurulu 68 FinTech Teknik Danışma Grubu'nun (ISO TC 68 FinTech TAG) Yardımcı Toplantı Organizatörü görevini üstlenmiştir. Wolf, Ocak 2017'de One World Identity tarafından Identity'de İlk 100 Lider'den biri olarak adlandırılmıştır. Veri operasyonları ve global uygulama stratejilerinin oluşturulmasında geniş bir deneyime sahiptir. Kariyeri boyunca temel iş ve ürün geliştirme stratejilerinin ilerletilmesine öncülük etmiştir. Wolf, 1989 yılında IS Innovative Software GmbH'in ortak kurucularından biri olmuş ve ilk olarak bu şirketin yönetici direktörü olarak hizmet vermiştir. Daha sonra, bu şirketin halefi IS.Teledata AG'nin yönetim kurulunun sözcülüğüne atanmıştır. Bu şirket nihai olarak Interactive Data Corporation'ın bir parçası haline gelmiş ve Wolf CTO rolünü üstlenmiştir. Wolf, Frankfurt Am Main J. W. Goethe Üniversitesi'nden işletme yönetimi dalında lisans derecesine sahiptir.


Bu makale için etiketler:
Uyum, Veri Yönetimi, Müşterini Tanı (KYC), LEI Haberleri, MiFID II / MiFIR, Borsa Dışı (OTC) Türevler, Politika Gereklilikleri, Düzenleme, Standartlar, Benzersiz Ürün Tanımlayıcısı (UPI), Benzersiz İşlem Tanımlayıcısı (UTI), Düzenleyici Gözetim Komitesi (ROC)