GLEIF Araştırması: Yeni Müşteri Kabulünde Karşılaşılan Güçlükler
Global Legal Entity Identifier Foundation (GLEIF) tarafından yayımlanan ‘Tüzel Kişi Kimliğinin Belirlenmesinde Yeni Bir Gelecek (A New Future for Legal Entity Identification)’ başlıklı raporda görüldüğü üzere, yeni tüzel kişilerin müşteri olarak kabulü için kullanılan süreç bankacılık sektöründe pek çok işletme açısından yetersizlikleriyle öne çıkıyor. Birleşik Krallık, ABD ve Almanya'da 100’ü aşkın kıdemli satış personelinin katıldığı araştırma, finans kurumlarının %50'sinin müşteri kuruluşların kimliğini tespit etmek için ortalama dört kimlik tanımlayıcı kullandığını ortaya koyuyor.
Gerçekte bu durum kıdemli satış personeli için ne anlam ifade ediyor, işin geneli üzerindeki etkisi nedir ve durumu düzeltmek için ne yapılabilir? Bu soruyu yanıtlamak için, anketten elde edilen önemli bulgulardan bazılarını burada özetledik. Bunlar aynı zamanda aşağıda görülen GLEIF bilgi grafiği içerisinde vurgulanmıştır.
- Yeni müşteri kuruluş kabulünde karşılaşılan başlıca güçlükler nelerdir?
- Kullandıkları kimlik tanımlayıcıların kalitesi konusunda işletmelerin karşılaştığı güçlükler hakkında açık bir görüş birliği bulunmaktadır; güvenilirlik, tutarsızlık ve süre sorunları ile sık sık karşılaşılmaktadır. Ankete katılanların %49’u, yeni müşteri kabulü ile ilgili orta ve arka ofis faaliyetlerinin ağır bir yük oluşturduğunu söylemektedir. Üstelik kıdemli satış personelinin %57’si yeni müşteri kabulü ile ilgili işlere haftada 1,5 günden fazla zaman ayırmaktadır. Bunun sonucunda, yeni bir tüzel kişinin müşteri olarak kabulü ortalama altı hafta (dörtten fazla kimlik tanımlayıcı kullanılıyorsa, yedi hafta) sürmektedir. Ancak ankete katılanlar, neyin zaman aldığı konusunda çok net değildi. Bazıları en çok zamanı müşterini tanı (KYC) durum tespitinin (%18) aldığını belirtirken, diğerleri doküman yönetimi (%16) veya tüzel kişinin kimliğinin belirlenmesinden (%15) dem vuruyordu.
- Şeffaflık ve görünürlük eksikliği risk yönetimini nasıl etkiler?
- Bu faktörler, iş dünyasının geneli üzerinde kayda değer bir etkiye sahiptir. Çok sayıda kimlik tanımlayıcı kullanılmasından kaynaklanan sorunlar şunları içermektedir: tutarsız bilgiler; karmaşık süreç; kaynakların boşa harcanması; önemli düzeyde şeffaflık eksikliği. Ankete katılanların %46’sı, kurumsal yapının tespiti ve raporlanmasında şeffaflık eksikliğinin, finansal kurumlarda uyum mevzuatına uyulması açısından sıkıntı yarattığını kabul etmektedir. Belirsizlikler risklerin değerlendirilmesini güçleştirmekte, bu ise yeni müşteri kabul ve ticari işlem kararlarının güvenli, görünür veya kontrollü bir şekilde yapılamadığı anlamına gelmektedir. Nihayetinde bu, hem tek tek şirketlerin hem de bir bütün olarak sektörün dolandırıcılığa ve piyasa suistimaline daha yatkın olması anlamına gelmektedir.
- Müşteri kabul sürecinin uzunluğu ve karmaşıklığı ticareti nasıl etkiler?
- Zaman harcamanın ve şeffaflığı engellemenin yanı sıra, daha büyük ticari boyutta tehlike söz konusudur. Araştırma bulgularına göre, müşteri kuruluşlar uyum mevzuatının finans hizmetleri şirketlerine yüklediği talepleri her zaman sempati ile karşılamamaktadır. Ankete katılanların yarısı (%50) KYC mevzuatına uymanın giderek daha zor hale geldiği konusunda hemfikirdir. Belirlenen başlıca güçlükler şunları içermektedir: Müşteri kabul sürecinin uzunluğu/karmaşıklığı nedeniyle iş kaybetme riski (%39); müşterilerin, dokümanlarının kim tarafından erişilip görülebileceği ile ilgili güvenlik endişeleri (%38); KYC mevzuatında mütemadiyen yapılan değişiklikler (%37).
Bu sempati eksikliği, müşteri kabul sürecinin fazla uzun sürmesi durumunda müşteri kuruluşların işlerini başka kuruma taşımayı tercih edecekleri anlamına geliyor. Uygun bilgiye ulaşılamaması veya yeni tüzel kişinin sabırsızlığı dolayısıyla iş kaybı, sürecin son derece gerçek sonuçlarından biri olarak vurgulanıyor. Araştırmaya katılanlar, işlerin %15’inin müşterinin süreç karşısından duyduğu sabırsızlık nedeniyle riske girdiği, işlerin %14’ünün ise müşterinin kimliği doğrulanamadığı için yitirildiği kanısında. İşin ironik yanı elbette, işini başka bir yere taşıdığında tüzel kişinin sürecin yine de kısa olmadığını görecek olmasıdır. Araştırmaya göre, finans kurumlarının büyük çoğunluğu yeni tüzel kişileri müşteri olarak kabul etmek için dört veya daha fazla kimlik tanımlayıcı kullanmaktadır ve dolayısıyla aynı verimsizliklerden mustariptir. - O halde sürecin geliştirilmesine, harcanan zamanın kısaltılmasına, şeffaflığın artırılmasına ve nihayetinde iş kaybının azaltılmasına Tüzel Kişi Kimlik Kodu (LEI) nasıl yardımcı olabilir?
- Ankete katılanların %52’si yakın gelecekte yeni müşteri kabul süresinin uzayacağı kanısındadır. Bu, verimliliğin artırılması doğrultusunda tek bir global kimlik kodu üzerinde uzlaşma sağlanması için açık bir fırsattır.
LEI işletmelere tüzel kişi doğrulaması için standart, tek aşamalı bir yaklaşım sunmakta, hem müşteri kuruluşlar hem de diğer iş ortakları ve tedarikçiler hakkında hızlı, tutarlı, doğru bilgi alınmasına olanak tanımaktadır. Böylelikle, zaman harcayan, tutarsız kimlik belirleme süreçleri geçmişe gömülmektedir. Dağınık bilgiler yerine LEI’nin yaygın olarak benimsenmesi esasında global kabul gören bir yaklaşım kullanılması iş dünyasındaki işlemlerdeki karmaşıklığı ortadan kaldıracak ve finans hizmeti firmalarına ölçülebilir değer kazandıracaktır. Daha fazla bilgi için, finansal hizmetlerde müşteri kimliğinin belirlenmesi hakkındaki GLEIF araştırmasının sonuçlarını ayrıntılarıyla sunan ve standartlaştırılmış bir yaklaşım temelinde ileriye dönük bir yol çizen ‘Tüzel Kişi Kimliğinin Belirlenmesinde Yeni Bir Gelecek' başlıklı rapora göz atabilirsiniz.
PDF olarak indirin: GLEIF Bilgi Grafiği – Tüzel Kişi Kimliğinin Belirlenmesinin Geleceği: Standartlaştırılmış Bir Yaklaşım Neden İleriye Dönük Yoldur (GLEIF Infographic – The Future of Legal Entity Identification: Why a Standardized Approach is the Way Forward)